Ana Sayfa

 

RİVAYETU’D-DARİR

DARİR

 

Darir, anadan doğma görme duygusundan noksan kişiye denir. Gözleri görmeyen birinin hadis rivayet etmesi telkine maruz kalmaması bakımından önemli bir meseledir. İbnu's-Salâh, rivayetin şartlan arasında bu konuya da yer vererek şöyle demiştir:

 

“Ravi darir olup da hadisini kendisine tahdis edenin ağzından ezberlemezse iki adet güvenilir kâtibe yazdırır. Sonra da bunların kitabından okunarak kendisine arzedilirken değişikliğe uğramadığına kanaat getirecek kadar ihtiyatlı davranırsa rivayeti sahih olur. Aksi olursa aynı şeyi yapan gözleri gören birine yapıldığı gibi rivayetten men edilir. Nitekim el-Hatibu'l-Bağdâdi'ye göre şeyhten işittiklerini ezberlemeyip başkasına yazdıran ümmi bir ravi ile daririn semâ'ı birdir. Pek çok âlim, doğuştan a’ınâ olan ravinin rivayetini caiz görmemiştir. Bununla birlikte caiz-görenler de vardır,

 

Darir olan ravi bir kitaptan sema yoluyla hadis almış olsa, sonra da işitmediği ve kendi işiterek yazdırdığı nüshasıyla mukabele edilmemiş nüshadan rivayet etmek istese buna cevaz yoktur. Ebu'n-Nasr İbnu's-Sabbâğ buna kaildir. Bunun gibi kendi nüshasından şeyhinin semâ'ı olan hadisler bulunsa veya şeyhinden kendisi değil, sika bir ravi rivayet etmiş olsa bunları rivayet etmesi de caiz görülmemiştir; zira böyle bir nüshada fazlalık olması kaçınılmazdır.

 

Bununla birlikte İbnu's-Salâh, daririn şeyhinden bütün merviyyatını rivayete icazetli olması halinde kendi nüshasından rivayetini caiz görmüştür.